HERCAİ | 1.BÖLÜM
Çok heyecanlıyım ve ilk yazımı yazmak da Hercai'ye nasip oldu.
İlk bölümü ile sadece beni değil kalabalık da bir kitleyi peşinden sürükledi. Onların ki bir aşk masalıydı, size çok güzel bir masal anlatacağız diyerek yola çıktılar, aynı zamanda nefretten doğup yine nefret ile beslenip aşk ile evrilmenin de hikayesi anlatılacak.
Baştan belirtmek isterim ki Sümeyye Ezel'in yazdığı Hercai kitabını ve devamı olan Meftun kitaplarını okumadım. Dizinin senaristi Eda Tezcan tamamen kitaba göre mi yazacak o konuda bir fikrim yok ama tahminimce Eda hanım Sümeyye Ezel'in Hercai'sini Eda'ca yorumlayacak. Bence isin masalsılığı da buradan geliyor. Çünkü biliyorum ki Eda Tezcan peri masallarına inanan ve yüreklere düşen o ilk aşk ile insanların nasıl da güzel değişebileceğine inanan bir kadın.
Gelelim bölümde izlediklerimize;
Miran ve Reyyan Midyat'ın uzun bir yolunda karşılaştılar. Bunu aynı zamanda onlarında beraber uzun bir yola çıktıklarının işareti olarak aldım cebime koydum. Miran çocukluğundan itibaren babaannesi tarafından intikam yeminleri ettirilerek büyütülmüş, Şadoğullarını bitirmeye and içmiş bu çocuk yıllardır planını uygularken hesaba ne Reyyan'ı ne de içine düşeceği aşkı hesap edememiş. Büyütüldüğü bu intikam masalında babannenin anlatmadığı ya da yanlış anlattığı bazı noktalar olduğunu düşünüyorum. Miran bence kocaman bir yalan ile büyüdü ve içinde o intikamı boşuna büyüttü. Miran, Şadoğullarından intikamını Şadoğlu zannettiği Reyyan'dan alırken esas yıkım kendisinin de bir Şadoğlu olduğunu öğrendiğinde yaşacak diye düşünüyorum.
Yaşayacağı o büyük yıkımdan önce ilk darbesini de küçük bir buseden aldı Miran bey'imiz. Güya Reyyan'ın kalbine girip intikam tohumlarını ekecekti ama darbe hiç beklemediği bir yer olan kendi kalbinden geldi. Nerden bilebilirdiki o intikam dolu kalp küçücük bir buse ile böyle hızlı atabilirdi. Ellerini dudaklarına götürdüğü an belki halâ Reyyan'ın dudaklarının sıcaklığı vardı, gülümsedi ama o an atan kalbinin sesi ile irkildi ve kendine geldi. O an kendisine ne kadar kızdığını her zerresine kadar hissettirdi zaten. Eee aşk ile şaka olmaz hele ki intikam için aşkı kullanmak hiç olmaz hey gidi Miran bey öğrenin bunları.
Yaşayacağı o büyük yıkımdan önce ilk darbesini de küçük bir buseden aldı Miran bey'imiz. Güya Reyyan'ın kalbine girip intikam tohumlarını ekecekti ama darbe hiç beklemediği bir yer olan kendi kalbinden geldi. Nerden bilebilirdiki o intikam dolu kalp küçücük bir buse ile böyle hızlı atabilirdi. Ellerini dudaklarına götürdüğü an belki halâ Reyyan'ın dudaklarının sıcaklığı vardı, gülümsedi ama o an atan kalbinin sesi ile irkildi ve kendine geldi. O an kendisine ne kadar kızdığını her zerresine kadar hissettirdi zaten. Eee aşk ile şaka olmaz hele ki intikam için aşkı kullanmak hiç olmaz hey gidi Miran bey öğrenin bunları.
Hercai'de ilişkiler ağı ile akrabalık ağı iç içe geçmiş bir halde, ve bu ilişki şemasını da Hercai fandomdan bir hayırsever yaparsa vatana millete hayırlı bir iş yapmış olur :)
Bu ilişki ağlarında esas benim yüreğime dokunan Azat Şadoğlu oldu, o yılladır içinde Reyyan'a olan aşkını gizli gizli büyütmüş, içinde büyüdükçe yakmış ve Reyyan'ın Miran ile olan aşkına şahit oldukça da kendi içinde yana yana kül olacak. Keşke elimde olsa da Reyyan'a ''kızım bak aklını başına al, bu Miran'ın gözler iyi bakmıyor, bak ne güzel seni seven Azat var, korur da kollar da'' da demek isterdim. Şu saatten sonra tek isteğim Azat'ın içindeki yangının dışarıya alev olarak çıkmaması, onun kötü bir karaktere evrilmesini asla istemiyorum. Zira kardeşi Yaren ile ailenin diğer fertleri Erol Taş edasındaki kötülükleri ile yetiyorlar da artıyorlar.
Yaren gibi saplantılı aşıkları şu zamana kadar anlamadım ve anlayacağımı da düşünmüyorum. İki kelam etmeden Miran'a nasıl aşık oldun, hadi kara kaşına kara gözüne vuruldun sonra kendi yalanına nasıl kendin inandın. İşte bunlar şımartılarak büyütülmenin yan etkileri, güç ile herşeyi elde edebileceğini, biricik dedeciğinin ona ''Miran'ı alabileceğini'' düşündü. Beter ol beter o aşk acın ile sonsuza kadar yaşa demek isterdim ama içimdeki hümanist kişilik buna asla izin vermiyor.
Aile adeta bir Dallas ailesi gibi ve her bir bireyi de J.R gibi, Hazar ve Zehra Şadoğlu'nu da bunlardan ayrı tutmak gerek tabi, onlar bataklıkta açan bir gül misali tertemiz kalabilmişler. Ah biraz da seslerini yükseltebilseler. Böyle ailelerde ataya saygıdan ses çıkartılmaz ama izlerken biz tabi ata mata dinlemiyor sövüyoruz. Onların diyemediklerini sanki bizim içimizde şişiyor.Zehra'nın geçmişi onlara göre kirli, ve o kirin mirası da Reyyan. Reyyan'da içlerinde adeta külkedisi, o Dallas gibi ailenin içinde annesinin masalları ile uyutulmuş ve Miran gelene kadar da bu uykusuna devam etmiş. Ama esas masal da Miran'ın gelmesi ile başlıyor elbette ki.
Bölümün başından itibaren Gönül ne ayak arkadaş, bundan kesin bi bit yeniği var diye söylendik durduk. Tabi kitabı bilenler rahat rahat izledi ama benim gibi bilmeyenler düşündü durdu. Gönül aslında kardeşi değil, yok yok kuzeniydi aslında değil filan derken en büyük şoku Miran'ın karısı olduğunu öğrenmemizle yaşadık. Ve o an bir çoğumuzun kafasında '' e şimdi bu bununla evli ise Reyyan'la nasıl evlenecek? Reyyan kuma mı olacak? İlk gece Reyyan'a kuma olduğunun şoku mu yaşatılacak? ve intikam bunun neresinde? gibi bir sandık soru ile boğuşturduk durduk. Düğündü merasimdi derken anladığım kadarı ile Gönül ile imam nikahlı, ve Reyyan'ın Aslanbey Konağına gitmesi ile esas intikam palnı orada devreye girecek.
Ben tüm bu ilişki ağına kendimi sarmalanmış buldum ve bulunduğum yerde de bana umut veren tek isim Azat Şadoğlu oldu. Diğerleri intikamlarında boğulsunlar ama sana birşey olmasın yiğidim demek istiyorum :)
İlk bölüm bana göre kusursuza yakındı, tek bir karakter bile neden bu kişi olmuş demeden izledim, her bir rol o role giren kişinin üzerine dikilmiş gibi oturmuş. Serhat Tutumluer'i, Serdar Özer'i, Ahmet Tansu Taşanlar'ı, Feride Çetin'i,Oya Unustasını, Cahit Gök'ü ve Gülçin Hatıhan'ı aynı kadroda görmek bile ne kadar şanslı olduğumuzun bir göstergesi. Ve bu kadar iyi oyuncunun olduğu bir diziyi izleyip de mutlu ayrılmamak da ne bileyim şov gibi gelirdi :)
Bize bu güzel masalı anlatmaya başlayayan Eda Tezcan'a ve Feraye Şahin'e sevgilerimi de iletmek istiyorum. Bu masallarında bizler de onlarla beraber olacağız orası kesin. Ve şimdiden 2.bölümün sabırsızlığını yaşıyoruz. Kalemlerinize, emeğinize sağlık. Aşkla kalın.
Aile adeta bir Dallas ailesi gibi ve her bir bireyi de J.R gibi, Hazar ve Zehra Şadoğlu'nu da bunlardan ayrı tutmak gerek tabi, onlar bataklıkta açan bir gül misali tertemiz kalabilmişler. Ah biraz da seslerini yükseltebilseler. Böyle ailelerde ataya saygıdan ses çıkartılmaz ama izlerken biz tabi ata mata dinlemiyor sövüyoruz. Onların diyemediklerini sanki bizim içimizde şişiyor.Zehra'nın geçmişi onlara göre kirli, ve o kirin mirası da Reyyan. Reyyan'da içlerinde adeta külkedisi, o Dallas gibi ailenin içinde annesinin masalları ile uyutulmuş ve Miran gelene kadar da bu uykusuna devam etmiş. Ama esas masal da Miran'ın gelmesi ile başlıyor elbette ki.
Bölümün başından itibaren Gönül ne ayak arkadaş, bundan kesin bi bit yeniği var diye söylendik durduk. Tabi kitabı bilenler rahat rahat izledi ama benim gibi bilmeyenler düşündü durdu. Gönül aslında kardeşi değil, yok yok kuzeniydi aslında değil filan derken en büyük şoku Miran'ın karısı olduğunu öğrenmemizle yaşadık. Ve o an bir çoğumuzun kafasında '' e şimdi bu bununla evli ise Reyyan'la nasıl evlenecek? Reyyan kuma mı olacak? İlk gece Reyyan'a kuma olduğunun şoku mu yaşatılacak? ve intikam bunun neresinde? gibi bir sandık soru ile boğuşturduk durduk. Düğündü merasimdi derken anladığım kadarı ile Gönül ile imam nikahlı, ve Reyyan'ın Aslanbey Konağına gitmesi ile esas intikam palnı orada devreye girecek.
Ben tüm bu ilişki ağına kendimi sarmalanmış buldum ve bulunduğum yerde de bana umut veren tek isim Azat Şadoğlu oldu. Diğerleri intikamlarında boğulsunlar ama sana birşey olmasın yiğidim demek istiyorum :)
İlk bölüm bana göre kusursuza yakındı, tek bir karakter bile neden bu kişi olmuş demeden izledim, her bir rol o role giren kişinin üzerine dikilmiş gibi oturmuş. Serhat Tutumluer'i, Serdar Özer'i, Ahmet Tansu Taşanlar'ı, Feride Çetin'i,Oya Unustasını, Cahit Gök'ü ve Gülçin Hatıhan'ı aynı kadroda görmek bile ne kadar şanslı olduğumuzun bir göstergesi. Ve bu kadar iyi oyuncunun olduğu bir diziyi izleyip de mutlu ayrılmamak da ne bileyim şov gibi gelirdi :)
Bize bu güzel masalı anlatmaya başlayayan Eda Tezcan'a ve Feraye Şahin'e sevgilerimi de iletmek istiyorum. Bu masallarında bizler de onlarla beraber olacağız orası kesin. Ve şimdiden 2.bölümün sabırsızlığını yaşıyoruz. Kalemlerinize, emeğinize sağlık. Aşkla kalın.




Yorumlar
Yorum Gönder